26 Ağustos 2011 Cuma

NEDEN TFF?


Portekiz’de 2007-2008 sezonu. Porto ikinci ile arasında 20 puan fark yapmış. Üçüncü Guimaraes dördüncü Benfica. Birden 2004 yılında bazı maçların hakemlerine rüşvet verildiğine yönelik Altın Düdük (Apito Dourado) adı altında soruşturma başlatılıyor. Soruşturmaya paralel olarak Portekiz Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu soruşturmada adı geçenler aleyhine iki dosya açıyor.

2004’de başlayan soruşturma Portekiz Mahkemeleri’nde devam ederken 2008 yılında Portekiz Futbol Federasyonu Disiplin Kurulu kendi soruşturmasını tamamlayıp; Beira-Mara ve Amadora maçlarında Porto kulübünün hakemlere rüşvet girişiminde bulunduğuna kanaat getiriyor. Bunun üzerine dönemin Porto başkanına 2 yıl spor faaliyetlerinden men ve 10.000£, Porto kulübüne ise 150.000£ ve 2007-2008 sezonunda 6 puan silme cezası veriyor.

Porto başkanı kendi adına Portekiz Futbol Federasyonu Tahkim Kurulu’na başvuru yaparken Porto kulübü tahkime gitmiyor ve para cezasını ödüyor (zaten 20 puan önde ligi bitirdiği için silinen puanlar neticesinde sıralamadaki yeri değişmiyor).

Çeşitli yayın kuruluşlarındaki haberler üzerine UEFA, olayı araştırmak üzere 14 Mayıs 2008 tarihinde Portekiz Futbol Federasyonu’na (PFF) başvuruyor.
-    
      15 Mayıs 2008’de PFF, Porto hakkında kararın itiraz edilmediği için kesinleştiğini ancak başkanın itirazı üzerine başkana ilişkin dosyanın tahkimde olduğunu yazıyla bildiriyor.
-       
     23 Mayıs 2008 tarihinde UEFA Genel Sekreteri, Porto’nun Şampiyonlar Ligi’ne (CL) katılım şartlarını sağlayıp sağlayamadığının UEFA Hukuk Kurulu’nda değerlendirilmesini talep ediyor.
-        
      29 Mayıs 2008’de UEFA Disiplin Müfettişi (aynen FB örneğinde olduğu üzere) Porto’nun CL’ye katılımının reddini istiyor.
-          
     2 Haziran 2008’de PFF (buraya dikkat!) “Porto başkanının itirazlarına karşı Porto kulübüne isterse cevap verebileceğine ilişkin yazı yazıldığını ve bu durumun kulüp yararına olabileceğini” faksla UEFA Disiplin Kurulu’na bildiriyor.
-         
       3 Haziran 2008 tarihinde Porto UEFA soruşturmasına cevap veriyor ve 4 Haziran 2008’de UEFA Kontrol ve Disiplin Kurulu, UEFA Şampiyonlar Ligi Yönergesi (Regulations of the UEFA Champions League 2008/2009) md. 1.04’e göre şüphe götürmez şekilde PFF tarafından suçlu bulunan Porto’nun CL’ye katılmasına izin vermeyeceği kararını alıyor.
-        
        6 Haziran 2008 Porto karara karşı UEFA Takim Kurulu’na başvuruyor. Tahkim duruşma günü 13 Haziran 2008 olarak belirleniyor. Bu arada UEFA Hukuk Kurulu aracılığı ile 2007-2008 sezonunda Portekiz Ligi’nde 3. ve 4. olan Guimaraes ve Benfica’yı “CL Yönergesi’nin 1.07. maddesi uyarınca CL’den men edilen kulübün yerine sıralamada en iyi olan kulübün yer alacağı hükmüne dayanarak CL 3. ve 2. ön elemesinde oynama ihtimallerinden ötürü” davaya katılmaya davet ediyor.
-         
       13 Haziran 2008 tarihinde UEFA Tahkim Kurulu kararı hem usul hem de esas yönünden bozarak tekrar UEFA Kontrol ve Disiplin Kurulu’na gönderiyor.

Buraya kadar bu günlerde yaşadığımız ve ilk kez tecrübe ettiğimiz şike olayına benzer bir davanın UEFA Tahkim Kurulu kararına kadar seyrini özetledim. Şimdi size UEFA Tahkim Kurulu kararını açıklayarak kanımca neden UEFA’nın FB aleyhine karar vermekten kaçındığını, sorumluluğu TFF’ye yüklediğini anlatacağım.

UEFA Tahkim Kurulu 13 Haziran 2008 tarihli kararında “Portekiz yetkili mercileri tarafından başkanın itirazı sonucu verilecek karar CL 08/09 sezonu başlamadan öğrenilemeyeceğinden ve fakat bu şartlar altında Porto kulübünün zarar görmesi ve bu zararın tamirinin mümkün olmayacağından bahisle CL’ye giriş izni tanınması gerektiğini” düşünmektedir (Bu esastan bozma nedeni olup usul bakımından Guimaraes ve Benfica’ya dilekçeleri için yeterli süre verilmediğinden bahsedilmektedir).

Karardan anlaşılacağı üzere, hakkında ulusal federasyonu tarafından kesin suretle karar verilmesine rağmen sırf başkanına ilişkin yargı/disiplin süreci sonlanmadığı için Porto aleyhine karar verilmemesi gerektiği görüşündedir UEFA Tahkim Kurulu.  Ayrıca bu karar Benfica ve Guimaraes tarafından CAS’a taşınmış ve orada başvuruları reddedilmiştir[1].

Bu durumda kanaatimce UEFA 24.08.2011 tarihinde kendisi karar verip FB’yi CL’den men etseydi, 25.08.2011 tarihinde FB’nin tahkime başvurması ve yürütmeyi durdurma talebi ile CL kura çekimleri dahi gerçekleşmeyecekti.

Sonuçta karar ilk açıklandığında bu kanıda olmasam da şu an itibariyle FB’ye yapılan uygulamanın hukuksuz olduğu ve TFF’nin alet edildiği kanaatindeyim.


[1]  Arbitrations CAS 2008/A/1583 Sport Lisboa e Benfica Futebol SAD v. UEFA & FC Porto Futebol SAD & CAS 2008/A/1584 Vitória Sport Clube de Guimarães v. UEFA & FC Porto Futebol SAD, award of 15 July 2008.

30 Ekim 2010 Cumartesi

29 EKİM



Anayasa`nın 2. Maddesi :

Cumhuriyetin Nitelikleri

"Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve ADALET ANLAYIŞI İÇİNDE İNSAN HAKLARINA SAYGILI, ATATÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNE BAĞLI, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan,demokratik, LAİK ve SOSYAL birHUKUK Devletidir."

Cumhuriyetimizin 87. Yılı Kutlu Olsun...

28 Ekim 2010 Perşembe

BOZCAADA

Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat felsefesinden yola çıkarak sizlere ilk blog yazım olacak Bozcaada’yı kısaca anlatmak isterim. Çanakkale’nin Geyikli ilçesinden feribotla ulaşılan küçük, şirin bir kasaba olan Bozcaada her gidenin bir daha gitmek isteyeceği türden bir yer. Eğlenceli feribot seferi sonrasında kıyıya yaklaştıkça bizleri tüm ihtişamıyla Bozcaada kalesi karşılamakta…Çarşısına doğru yürürken eski rum evleri ve muhteşem renkli çiçekleriyle dar sokakları bizleri adeta kendimizden geçiriyor diyebilirim.
Daha önce Bozcaada’ya giden arkadaşlarımızın da tavsiyesine uyarak kalacak herhangi bir yer ayarlamadık. Ancak ağustos ayı olduğundan dolayı ada her zamankinden daha kalabalıktı ve bu yüzden kalacak yer için fazlaca dolaştık diyebiliriz. Ama en sonunda şans bizden yana güldü ve adanın en güzel sokaklarından birinde çok şirin bir pansiyon bulduk. Pansiyon sahipleri de bir o kadar iyiydi.


Ada sakinleri yavaş yavaş turizmi keşfetmiş ve evlerini pansiyonlara çevirmişler. Merkezin biraz dışındaki bağ evleri ve çiftlik evleri de küçük otellere, pansiyonlara dönüştürülmüş.
Mutlaka tüm ara sokakları gezmeli ve o sokakların keyfini sürmelisiniz. Ada halkı o kadar sıcak insanlar ki; kapılarda oturmakta ve her geçişimizde bizleri selamlamakta.

Adanın koyları ise anlatılamayacak kadar güzel. Denizi muhteşem diyebilirim. En ünlü plajı Ayazma Plajı’dır. Eğer arabanız yoksa çarşıdan buraya çok sık minibüsler karşılıklı olarak kalkmakta.
Eğer arabayla gelmişseniz ve plaj tesisi aramıyorsanız koy koy gezmenizi tavsiye ederim. Tabii mutlaka arabanızın bagajında şemsiye bulundurun. Her ne kadar bronzlaşmayı seviyor olsanız da rüzgârın ve güneşin güzel uyumu sağlam yakıyorJ Eğer ki benim gibi kısa tatil diye bronzlaştırıcısız güneşin altında yatarsanız adanın merkezinde bulunan tek eczaneden bepanten krem almak durumunda kalırsınız ona göre… Özellikle Akvaryum koyu( bir sürü çeşit çeşit balıklar yüzdüğünden dolayı bu isimle anılmaktadır ) ve Tuz burnu koyu en popüler olanlarıdır. Deniz altını keşfetmeyi seviyorsanız mutlaka yanınızda şnorkel ve deniz gözlüğü bulundurmanızı tavsiye ederim.

Adanın plajlarından sonra en popüler şeyi üzüm bağları ve tabii şarapçılık. Çamlıbağ ve Talay şarapların en ar mutlaka katılın. Ama önceden rezarvabilinenleri. Hatta adaya gittiğinizde Çamlıbağ şarapçılığın çok güzel bir aktivitesi var mutlaka katılın. Ama önceden rezervasyon yaptırmanız gerekmekte sakın unutmayın. Kısaca anlatmak gerekirse; 15 TL’ye bir şişe şarap alıyorsunuz, traktörle sizleri üzüm bağlarına götürüyorlar ve birkaç salkım üzüm topluyorsunuz sonrasında da pizza ve şarap eşliğinde gün batımını izliyorsunuz. Gerçekten çok keyifli bir organizasyon.
Zengin bir bağcılık kültürü bulunan adada farklı üzüm çeşitleri bulunmaktadır. Kardinal,çavuş üzümleri gerçekten çok lezzettli üzümler.
Ada da deniz kenarında çok güzel balık restaurantları bulunmakta ama mutlaka rezarvasyon yaptırmalısınız en azından ağustos ayı için öyleJ Balıklar taze ve çok lezzetli.Kalamar yemeden de sakın gelmeyin…
Akşamları çarşısı pek bir hareketli oluyor. Tezgahlar cıvıl cıvıl adaya ait bir sürü hediyelik eşyalar satıyor.Ayrıca bazı tezgahlar var ki kesinlikle oralardan alışveriş yapmadan geçemiyorsunuz.Evet yöresel ürünler tezgahları; üzüm,kekik,reçeller,zeytinler ve daha niceleri…size tavsiyem balkonda bir saksıda da yetiştirebileceğiniz kardinal üzümlerinden alıp yetiştirmeniz. Bir sene sonrasında saksınızdan üzümlerinizi afiyetle yiyebilirsiniz .
Merkezde ada’nın meşhur cafe-bar’ı Polente’ye gitmenizi tavsiye ederim. Çok keyifli müzikler dinlerken arkadaşlarınızla güzel bir akşam geçirebilirsiniz. Bu arada ek bir bilgi olarak Ada’da Ziraat Bankası'nın şubesi, İş Bankası ve Garanti Bankası'nın sadece Atm'leri bulunuyor ona göre tedbirli gitmenizde fayda var.
Ada da her daim rüzgar olduğundan bir çok rüzgar türbinini adanın tepelerinde görebilirsiniz. Özellikle burada gün batımı izlemeniz öneriliyor. Bir rüzgar türbini adanın tüm elektrik ihtiyacını üretmekte ve ihtiyaç fazlasını ise deniz altından karaya ulaştırmaktalarmış.
Eşimle birlikte yaptığımız bu kısa 3 günlük Bozcaada tatilimize inanın doyamadık. Tatilinizin son akşamı yarın ki feribot seferiniz için limandaki gişeden biletinizi onaylatıp sıraya girmeyi ihmal etmeyin yoksa geri dönemeyebilirsiniz.
Dönüş yoluna çıktığımız da bizi geldiğimizde karşılayan Bozcaada kalesi şimdi bizi uğurluyordu…
Feribot Seferleri
YAZ : Bozcaada : 07.30 10.00 12.00 14.00 16.00 18.00 20.00 24.00*
Geyikli : 09.00 11.00 13.00 15.00 17.00 19.00 21.00 24.30*
KIŞ (1 Ekim 2010-1 Mayıs 2011 ) : Bozcaada : 07.30 10.00 13.00 18.00
Geyikli : 09.00 12.00 15.00 19.00
* Sadece Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri uygulanır.